18 Ekim 2011 Salı

Makine Mühendisliği Öğrencisi...



          Bir makine mühendisliği öğrencisi üniversiteye ilk başladığında en kıdemli bölümlerden birinde okumanın verdiği hazzı ve ego yükselmesini yaşıyordur kesinlikle. Özgüveni artar bulunduğu her ortamda makina mühendisi olacağının sinyallerini vermeye çalışır ve aslında hiçbirşey bilmese de hayata makina mühendisliği çerçevesinden bakmaya çalışır.


          Ama unuttuğu birşey vardır. Makina mühendisliğinden mezun olmak o vizyona sahip olmak o çerçeveden bakabilmek anlamına gelmemektedir. Sırf iyi paralar kazanma şansı var diye bu meslek seçilmemelidir çünkü eğer içinizden gelmiyorsa, sevmiyorsanız makinaları, eliniz ingiliz anahtarını tuttuğunda ona sevgilinizmiş gibi sarılmıyorsanız yani bu mesleğe aşık değilseniz önünüzdeki koca 4+ yıla bol bol tatil ve eğlence sığdırmaya bakın çünkü çok zorlu bir maraton sizi bekliyor...


          Dört yıllık eğitimin ikinci yılında makine mühendisliği öğrencisi kabuğunu yeni çatlatmış yeni çabalar içinde olan, mesleki açıdan gelişim sağlayabilmesi için kendini geliştirmesi gereken ama yine de bu konuda pek çaba göstermeyen, erteleyen bir ruh hali içerisindedir. Görevlerinin farkındadır, bir sonraki checkpointe nasıl ulaşacağını bilir fakat bu konuda çaba göstermek yerine kendini (çoğunlukla) duygusal buhranlar içerisine hapseder. Meslek adına birkaç terim öğrenmiş olsa da bunlar babasının araba ile ilgili sorduğu sorulara cevap verme  bilgisini sağlamaz ve hala "baskı balata ne olm" sorusuna anlamsız bakışlarla cevap verir seviyededir.


          Üçüncü sınıfta öğrencimiz duygusal buhranları bir kenara koyup derslerine ve mesleğine yoğunlaşmış, hayatını kendini geliştirmeye adamış, o program senin bu program benim, o kurs senin bukurs benim, o sertifika programı senin bu sertifika programı benim gezmektedir. Eğer kendini iyi yetiştirirse sene sonuna doğru kendini yeterli ve bilgili hissedebilir ve artık mesleki açıdan öğrendiği birşeyler vardır.
       
           Bir önceki sene bilgi dağarcığını yeteri kadar genişlettiğini hisseden makine mühendisliği öğrencisi son sınıfa geldiğinde aklında olan tek şey " Hayır! Çok eksiğim, Hiçbirşey bilmiyorum"dur. Bir yandan kendini yoğun şekilde derslerine adaması gerekirken bir yandan kendini geliştirmeye çalışmalı bir yandansa yıllarını verdiği o şehirden ayrılmanın, geride bırakacağı insan ve anıların acısıyla savaşmalıdır. Bu üç zorlu savaş içersindeki öğrenci............




                Bundan sonrası mezun olduktan sonra yazılacak :)


                                                                                                   Sevgi ve Saygılarımla...
                                                                                                            Mert ÖZBULUT

28 Temmuz 2011 Perşembe

Ne Yapmaya Çalışıyorsun Sen CÜ?

          Eğitim hayatımın son 3 yılını doldurduğum okulumda sanki aldığım eğitim gayet düzgünmüş, laboratuvar deneylerinde sistem tıkırında çalışmış bizde gözlemleyebilmişiz, atölyemizdeki tezgahlar günümüz teknolojisine yakınmış (teğet bile geçmiyor) gibi birde günümüzün olmazsa olmazlarından "Bilgisayar destekli çizim" dersini müfredattan kaldıran görevlilerine soruyorum. Nedir bu saçmalık?


          Bu soruyu sorduktan sonra düşünüyorum acaba hangi uygulaması doğru ki? Esnaf odasının baskısı ile bütünleme sınavlarını kaldırıp yaz okulu açmaları mı? Yoksa (güya) açtıkları yaz okulunda dersleri açmamaları binlerce öğrencinin mağdur olması ve buna açıklama olarak "yaz okulu para bırakmıyor" demeleri  mi? Ya da benim canım üniversitemde açılmayan bir dersi başka bir üniversitede almak için başvurmak istediğimde final notumun dış üniversite yaz okulu başvurusunun son gününde açıklanması ve benim başvurmak için uçakla bile gitsem asla yetişemeyecek olmam mı? (önce kendi bulunduğum şehirdeki bir üniversiteye gidip başvurmam ve sonra aldığım belgeyi kendi üniversiteme getirmem gerekiyor)


          Evet bu sorunlarla cebelleştiğim, stresten strese koştuğum üniversitemde güzel bir bahar şenliğiyle eğlenmek ve stresimi atmak benim de hakkım diye düşünüyorum. Yoksa değil mi? Hemen kadroya bakıyoruz.  Sevcan Orhan, Kubilay DÖKMETAŞ ve Manga... Cumhuriyetin 50.Yılı anısına kurulan ve 35-40bin öğrencisi olan bir üniversitenin getirebildiği kadroya bakın. Neyse dedik Sevcan Orhanla esen anadolu rüzgarından sonra bir gün güzelce dinlenir ve Manga konserine gideriz dedik. Gittik de. Peki ne oldu? Ses sistemi bozuldu, elektrik kaçağı oldu peki ya manga? Çıkmayacak mı? Bir kadın çizmeyecek miyiz? Durduramayacak mıyız zamanı? Cevap koskoca bir HAYIR... Ne manga çıktı ne konser oldu ve her zamanki gibi bunu da eline yüzüne bulaştırmaktan öteye gidemedi üniversitemiz.


          Sektörle ve meslekle pek de alakası olmayan bu yazımda size söylemek istediğim şey kısaca "EĞER İMKANINIZ VARSA EN KISA SÜREDE EĞİTİMDE VE SOSYAL YAŞAMDA VİZYON SAHİBİ BİR ÜNİVERSİTEYE GİTMENİZ VE EĞER ÜNİVERSİTEYE YENİ GELECEKSENİZ DE GERÇEKTEN YAPTIKLARIYLA KALİTESİNİ ORTAYA KOYAN BİR ÜNİVERSİTE TERCİH ETMENİZ"


          Saygı ve Sevgilerimle...
                                                                                                                Mert ÖZBULUT

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Staj Nedir? Ne Yapılmalıdır?

          Staj tatil dönemlerini mesleki alanın genellikle en alt kademelerinde, işin daha çok uygulama yönünde olduğu bölgelerinde değerlendirme yöntemidir. Öğrencilerin çoğunluğu bu konuya angarya olarak baksa da işe ilk gireceğimiz dönemlerde hissettiğimiz "hiçbirşey bilmiyorum" sendromunu atlatmamızda çok büyük yardımcı olacağı aşikardır.


          Peki ne yapılmalı bu staj döneminde? Öncelikle staj yapılan yerin stajerlerle ilgili aldığı kurallara uyulmalı kılık kıyafet gibi ölçütlere uyulmalı. Bölüm şeflerinin yönlendirmesine göre sahada bulunan tezgahların her çeşidi ile o tezgahın temel çalışma prensibi ile ilgili bir temel oluşturulabilecek ve bir süre o tezgahı çalıştırıp az da olsa o tezgahın neyi, nasıl yaptığını anlayabilecek kadar zaman geçirilmelidir. Örneğin bir stajer ovalama tezgahına baktığında "bu switch/cnc sistemiyle çalışan, parçanın dönme hareketi ve makaraların parçanın hareketine dik şekilde yaptığı dönme hareketiyle parçanın üzerinde ezme işlemi yaparak parçaya diş açmaktadır"  diyebilmelidir. Tezgahın kaç modüle kadar diş açabildiği, ne kadar çapı kabul edebildiği şimdilik önemsizdir. Çünkü her fabrikada tezgah ve tezgahın kapasitesi değişebilir ama çalışma sistemi değişmeyecektir.


          Ülkemizde de fabrikada çalışan şef mühendislerin çoğunluğunun görevi iş yerinde asayişi sağlamak ve oluşacak bir problemde, problemin daha da büyümesini engellemek ve problemi ortadan kaldırıp üretimin devamlılığını sağlamaktır. Siz de staj yaptığınız dönemde tezgahlarla ilgili her problemi olabildiğince gözlemleyin "Kesme sıvısına karışan kızak yağı nasıl ayrıştırılır, ayrıştırılmazsa ne olur, sürekli kalem kıran tezgahın sorunu nedir, kalıplar neden öngörülen ömürden önce deforme oluyor" bunları tam çözebilecek kadar bilmeseniz de en azından genel olarak ne yapılması gerektiğini bilmeniz size büyük kolaylık sağlayacaktır. İşçi bir sorun karşısında panik olmuş değil soğuk kanlılığını koruyan ve net bir şekilde ne yapılması gerektiğini söyleyen bir mühendise elbette ki daha fazla saygı duyacaktır.


          Bazı formenler sizi kullanmaya çalışacaktır bu işten her ikinizin de kazancı olması için onlara net bir şekilde "Ben bu tezgahta çalışırım ama öğrenmem gereken başka şeyler olduğunu düşünüyorum. Siz benim sorularımı cevaplayın bende yorulana kadar bu tezgahta çalışayım" diyin. Asla ama asla "Ben stajerim çalışmak zorunda değilim" demeyin hele hele büyük bir firmaysa ASLA bu cümleyi kurmayın. Unutmayın ki firmalar sizi değerlendirir ve mezun olduktan sonra iş başvurusunda bulunduğunuzda staj zamanında bağlı olduğunuz şefin bilgisine başvururlar. Elinizden geldiğince soru sormaya ve sorularınıza cevap almaya çalışın. Geri kalan zamanda mümkün mertebe çalışmaya veya mühendislerle vakit geçirmeye çalışın.


          Unutmayın ki büyük firmalar çalışanlarını çoğunlukla stajerlerinden seçmektedir bu sayede adaptasyon süresi kısalmaktadır. Adaptasyon süresinin kısalması ise hem sizin hemde firmanın yararınadır.


          Staj dönemini en verimli şekilde geçirmeniz ve "bitirince kesin gel CV'ni bırak" cümlesini duymanız dileğiyle.
                                                                                                                          Mert ÖZBULUT

26 Temmuz 2011 Salı

DİKKAT!! İçimiz Boşaltılıyor...

          Yeryüzündeki büyük gelişimlerin çoğunu makine mühendislerinin, böyle bir meslek dalının olmadığı zamanlarda ise kendini çeşitli yeniliklere adamış statüsü makine mühendisi olarak görünmeyen (ama aslında yaptıkları işler makine mühendisliğine tekabül eden) insanların gerçekleştirdiği aşikardır.


          Yıllar boyu hayatın zorluklarına karşı çözümler üreten, yaşam süresini uzatan, kısacası çağ atlatan bu mesleğin artık bir problemi var. Evimizdeki doğalgazdan havalandırmaya, kullandığımız araçların motorlarından, aracın frenleri ve tüm mekanik aksamına, oturduğumuz koltuktan izlediğimiz televizyona kadar borçlu olduğumuz bu meslek bölünme tehlikesi ile karşı karşıya. Peki aslında bu bir tehlike mi?


          Mezun olduktan sonra çalıştığımız veya çalışmak istediğimiz alana bağlı olarak zaten kendimizi yönlendirmekteyiz. Yani otomotiv sektöründe ısıtma veya soğutma sektöründe, plastik sektöründe vs... Şimdi ise daha önce makine mühendisliği çatısı altında toplanan bu dallar her biri ayrı bir mühendislik olarak karşımıza çıkmakta. Makine mühendisliğinin o eşsiz "her işten anlarım" havası yok olmakta ve yerini yavaş yavaş alt dallarına bırakmakta. Bu sayede her alt dal yani yeni adıyla mühendislik teorik bilgi olarak daha derinlemesine bilgi almakta fakat çalışma alanı daralmaktadır.


          Yani bir otomotiv mühendisi okuldan mezun olduğunda otomotiv konusunda bir makine mühendisinden daha fazla şey bilebilir fakat hiçbir zaman bir makine mühendisi olamaz. Veya bir imalat mühendisi mezun olduktan sonra talaşlı imalatı bir makine mühendisinden iyi bilebilir ama aynı sorun onda da bulunmaktadır. İş alanı fazlasıyla daralmaktadır.


          Doğru olan hangisidir? Doğru olan tabiki herkesin tam olarak kendi iş alanında eğitim almasıdır. Yani, kaynakçının kaynak mühendisliği, otomotivcinin otomotiv mühendisliği eğitimi alması gerekmektedir. Lakin ülkemiz ve dünyanın durumu düşünüldüğünde herhengi bir sektördeki çökme bu dalı kökünden etkilemekte ve o daldaki insanların çaresiz kalmasına neden olamaktadır. Bir kova sudan bir bardak su aldığınızda kovadaki suyun değişimi kovadaki suyun sadece küçük bır kısmını azaltmıştır ama toplamda bir bardak suyun tamamını yere dökerseniz o bardaktaki su değişimi %100dür.


          Alanında diğerlerine göre biraz daha uzmanlaşmış olup düşük bir yelpazede iş yapabilmek mi yoksa geniş bir yelpazede iş yapıp işi işte öğrenmek mi...


          Tercih sizin... Ama unutmayın ki  "Mühendislik çok şeydir, Makine Mühendisliği Herşeydir..."

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Kim Büyük Bir Firmada İş İstemez ki?

Arkadaşlar öncelikle amacımızı seçmek durumundayız. Burada 3 seçeneğimiz var.
1: Akademisyen olmak
2: Devlette Çalışmak
3: (Ki bu benim de tercihim ve vereceğim tavsiyeler bu yol üzerindedir. ) Özel Sektörde Çalışmak


Eğer seçiminiz 3 numaraysa hadi başlayalım.


Öncelikle ODTÜ, İTÜ, YTÜ, Marmara, Ege vs gibi markalaşmış üniversitelerden birinden mezun olmadığımız için 1-0 geride başlıyoruz bunu unutmayın.
Büyük Firmalar öncelikle bu ve bunun gibi adı sanı duyulmuş üniversitelerin mezunlarını kadrolarına katmayı daha mantıklı bulurlar. 
Bunun çözümü ise işi baştan kapmaktır. Artık büyük hiçbir firma torpille mühendis almamaktadır. Referansla mühendis alınabilir ama torpille ÇOK ÇOK ÇOK düşük bir ihtimal. Ama şunu unutmayın ki stajlarda en büyük koz torpildir. Sizin yapmanız gereken elinizden geleni ardınıza koymayarak Bulabileceğiniz en büyük firmada staj ayarlamak ve bu staj süresinde gerçekten etkili bir şekilde (fiziken ve zihnen) Çalışmaktır. Büyük firmalar elemanlarını çoğunlukla stajerlerden seçer. İş başvurusunda o büyük üniversitelerden mezun olmasanız bile orda staj yapmış olmanız sizin için çok büyük bir avantaj olur.


Diyelim ki olmadı, o firmaya giremeyebiliriz sonuçta veya büyük bir yerde staj ayarlayamamış olabiliriz. Bu yüzden yapmamız gereken sırt çantamızı olabildiğince doldurmaktır. Bunun yolu ise içi gerçekten "dolu bilgilerle" dolu bir CV ye sahip olmaktır.  


Ve burada da öncelik tabiki dil ve teknik bilgilerindir.


İşte iş verenlerin Genel olarak bizden istediklerinin bir derlemesi.


*İyi seviyede İngilizce: ( BU MESLEĞİN OLMAZSA OLMAZIDIR, iyi derecede ingilizce bilen bir mühendis bilmeyen bir mühendise göre iş hayatında çok daha az çaba sarf ederek çok daha fazla yükselebilir ve genel olarak çalışma şartları da daha kolay olacaktır.)


*İkinci bir yabancı dil:(Genellikle almanca):  Birden çok ülkeyle iş yapan ve birden çok ülkeyle iletişim kurması gereken firmalarda karşı tarafla iletişimi kolaylaştırmak için onların anadilini konuşabilen bir eleman bulundurmak fazlasıyla yararlı olacaktır. ŞART DEĞİLDİR AMA İŞE GİRMENİZDE ÇOK FAYDASI DOKUNUR.


*MSOffice kullanabilen: Ofis uygulamalarının kullanımına hakim olmayan bir mühendis zaten düşünülemez.


*CAD/CAM programı bilgisi: Mühendisliğin dili olan teknik resimleri oluşturabileceğimiz ve 3D tasarımlar, Projeler yapabileceğimiz yazılımları bilmek mühendisliğin yapıtaşlarındandır. 
En sık kullanılan ve mühendisten talep edilenleri;


Autocad
SolidWorks
UniGraphics
Catia
ProEngineer
Mastercam dir. Öğrenmesi kolay ve eğlenceli olan bu yazılımlar işe girmede fazlasıyla büyük kolaylık sağlar. Sadece biri talep edilebileceği gibi birden fazlasını aktif olarak kullanabilmeniz de talep edilebilir.


*Kalite Yönetim Sistemleri: Her yerde görürüz İSO 9001 vs şeklinde. Bu o üretimin, yönetimin İSO 9001 esaslarına göre yapılması anlamına gelmektedir. Ve tüm büyük firmalar bu esaslara göre üretim yaptığından sizden de bu konuda bilgili olmanızı ve mümkünse bir sertifika sahibi olmanızı ister. Örneğin ;

» İSO TS 16949 Otomotiv endüstrisi tedarikçilerine yönelik kalite yönetim sertifikası
» İSO OHSAS 18001:2007 İş Güvenliği - (İş Güvenliği Uzmanlığı Sertifikası)

» İSO 9001:2008 Kalite - Denetim - (İç Denetçilik Sertifikası)

gibi. Okulumuzda çeşitli dönemlerde açılan ücretli seminerler sayesinde bu sertifikaları edinmek oldukça kolay ve yine iş alımlarında da çok büyük kolaylık sağlamaktadır.

Genel olarak bizim ihtiyacımız olanlarsa yukarıdakilerin dışında bir de İSO 14001dir.

Sonuç olarak ilk işe girişte ne kadar çok teknik bilgi o kadar çok rahatlık ve imkan arkadaşlar. Biraz uzun oldu ama güzelce açıkladım diye düşünüyorum. Hepinize şimdiden hayırlı işler.